17 Ağustos Marmara Depremi ile yıkılan hayatlar, değişen yazgılar,
kesişen kaderler, ve her şeye rağmen yeniden filizlenen umutlar...
Üniversite gençlik dizisi Genco; deneyimli oyuncuları, genç
yeteneklerle buluşturuyor.
Genco, Yalova depreminde hayatı değişen nice insandan biridir. 45
sn’lik deprem onun yalnızca anne ve babasını değil; hazırlanmakta
olduğu tüm geleceği de yok eder. Piyanoya olan büyük tutkusu nedeniyle
Genco, ailesini o gece Yalova’da kalmaya ikna eder ve bu çocuksu istek
ona korkunç bir felaket olarak geri döner. Genco, bir süre sonra
Yalova’dan ayrılır ve İstanbul’a, deprem sırasında ona yardım eden
taksici Ahmet’in mahallesine gelip yerleşir.Genco, ölüsü bulunamadığı
için sağ olduğuna inandığı kız kardeşinin izini sürmektedir.
Yakınlarına zarar vermiş olmak onu öylesine sarsar ki, depremden sağ
ama hafızasını yitirmiş bir durumda kurtulup da bir ailenin yanına
evlatlık verilen kardeşi Gülay’a bile kimliğini açıklamaktan çekinir.
Tek yapabildiği koruyucu bir gölge gibi Gülay’ın çevresinde dolaşmak ve
onu mümkün olan tüm tehlikelerden korumaktır.
Gülay, şimdiki adıyla Özge, zengin bir ailenin tek kızıdır artık. Ve
kaderin garip bir cilvesiyle, tam da Genco’nun oturduğu mahalleye
yapılan üniversiteye kayıtlıdır. Genco, sırf kızkardeşinin yakınında
olabilmek için üniversiteye hademe olarak girer.Genco’yu burada
bekleyen tek şey kardeş yakınlığı değildir; kız kardeşinin arkadaşı
olan Pınar’la ilk kez aşkı tadacak ama hayat bunu da pürüzsüz ve mutlu
bir biçimde yaşamasına imkan vermeyecektir. Genco’nun tek sıkıntısı
sırlarından kaynaklanmaz. O, bir yabancıdır; hem oturduğu mahallede hem
de çalıştığı üniversitede. Mahallede okulun, okuldaysa mahallenin
temsilcisi gibi görülür ve ikisi arasında her çatışmada günah keçisi
veya adı konmamış ilk şüpheli o olur.
Mahallelinin de kafası karışıktır; kimileri bu üniversitenin mahallenin
başına konmuş bir talih kuşu olduğunu düşünür. Kimileri ise kaygılanır
ve korkarlar; üniversitenin, mahallenin insani dokusu değiştireceğini
düşünürler. Bir kısım ise, duydukları haset ve yırtma hislerini
üniversitelilere kin biçiminde yansıtırlar. Sıradan hayatların
sürüldüğü,mütevazi evlerin arasında yükselen yepyeni bir bina… Artık
eğitime bu yeni binasında devam edecek olan bir vakıf üniversitesi ve
yüksek ücretler ödeyerek eğitim alan varsıl öğrenciler… Hayatında ilk
kez İstanbul’un bu yüzüne dahil olan gençler…Öte yanda umutla haset,
kaygıyla fırsatçılık arasında kalakalmış mahalleli gençler… Ve tüm
bunların arasında sıkışmış bir genç: Genco...